Migren tedavi edilebilir bir hastalıktır ama bir mit gibi toplumsal bilince yerleşmiş olan migrenin tedavisi yoktur düşüncesinin dışına çıkmak çok oldukça zordur. Migrenli hastalar, çocukları, anneleri, çevresindekiler migrenden kurtulamadıkları için hayattaki pratik karşılığı da bu durumu doğrulamaktadır. Migrende en fazla kullanılan ilaçların etkisi olsa da geçicidir. Yaşam içinde migren azalsa da bu kişinin kendi gelişimi ile olmaktadır. Yaşam boyunca migreni durduran bir ilaç yoktur. Hasta her zaman çare arar, ağrısından kurtulmak ister ama migrenden kurtulamayacağına da inanır. Bu çelişkili durumu aşmak gerekir. “Ağrı varsa nedeni de vardır” düşüncesi üzerinden geliştirilen tedavi oluşumu doğrudan nedenlere bağlanır. Her türlü migren için nedenler bulunur ve nedenler düzeltilince migren de düzelir.
Migren bir beyin hastalığı olarak bilinse de tamamen bedende oluşan bir hastalıktır. Migrende baş ağrısı ön planda gelir. Bu nedenle sadece bir baş ağrısı olarak bile bilinebilir ama tüm bedeni ilgilendiren ishal, kusma, bulantı, yorgunluk, terleme benzeri şikâyetler çoğunlukla baş ağrısına oluşturur. koku, sinirlilik, Huzursuzluk, ışık, ses gibi uyaranlara aşırı hassasiyet genel olarak belirtilerdir.
Migrenin nedeni hormonlar, stres, lodos ya da yiyecekler olarak bilinse de migren tedavi edilemez. Migrenin oluşumu çevresel faktörlerden değildir. Migren tamamen beden ile ilişkilidir. Çevresel faktörler migreni tetikler. Ağrı nahoş bir duygudur ama bedenin yardım uyarısıdır. Bu unutulmadan hastanın bozucu alanları araştırılırsa migren ve baş ağrılarının nasıl oluştuğuda anlaşılır, hastalık çözülebilir. Migren hasar olmadan sadece sinir sistemindeki geçici bozulmadır. Migren bozucu alan hastalığıdır. Migrenin bir hastalık olduğu unutulmadan çare olarak sunulan şeylerin etkisi sorgulanmalıdır. İlaç dışı tıp içinde yer alan bilimsel yolların etkinliği ilaçlardan daha fazladır. Böylece her migrenin nedeni bulunup çözülebilir.