Migren tanısı konulurken şiddetli baş ağrılarına eşlik eden bazı unsurlar da göz önünde bulundurulmalıdır. Her baş ağrısının migren ağrısı olduğu söylenemez. Migren ataklarını bir yer başarılarından ayıran birtakım unsurlar yer almaktadır. Bu unsurlar arasında ağrının orta şiddetli ve yüksek şiddetli olması ilk sıradadır. Diğer bir unsur şiddetli baş ağrılarını eşlik eden bulantıların, kusmaların yaşanmasıdır. Ayrıca migren ağrılarına ses, koku ve ışığa karşı duyarlılık gelişmesi değişik etmektedir. Ağrının türünün ise zonklayıcı bir ağrı ya da nabız gibi atan bir ağrı olması da yine migren belirtisi olarak kabul edilmektedir. Migren ağrılarının diğer baş ağrılarından önemli farklarından birisi de tek taraflı olarak gerçekleşmesidir. Kişinin hareketli olması ile birlikte ağrılar ve ağrıların şiddeti artmaktadır. Yaklaşık olarak 30 dakika süren bir aura dönemi yaşanmaktadır. Aura döneminde kişilerde bir takım görsel değişiklikler içeren zikzak çizgi, kör nokta, parlak ışık çakmaları, ya da sadece bir tarafta oluşan görme kayıpları yaşanmaktadır. Yine bu arada sırasında bacaklarda ya da kollarda karıncalanmalar, uyuşmalar da görülebilmektedir. Migren ağrılarının bu belirtileri nörolojik bulgular olduğu için nöroloji hekimleri tarafından tanı konulması gerekmektedir.
Çoğu zaman ağrı kesicilerle ve ilaçlarla bu ağrılar bastır alabilmektedir. Uzun zamandan beri tedavisi mümkün olmayan bir hastalık olarak bilinen migren hastalığı için son dönemlerde geliştirilen yöntemler ve migren ameliyatı sayesinde artık çözümsüz bir hastalık olmaktan çıkmıştır. Migren ataklarının şiddeti ve süresi insanların günlük yaşamını ak satabilmek temiz zaman kaybına neden olmaktadır. Bu kısıtlayıcı süreç kişinin kendisi kadar çevresindekilere de etkilemektedir. Bu sebeple de araştırmacılar migren atakları ile baş edebilmek için bu konuya yoğunlaşmıştır. 2000’li yıllardan beri geliştirilen migren ameliyatı sayesinde arılarla baş etmek ve ağrıları ortadan kaldırmak mümkün olmaktadır. Migren atakları başın çeşitli bölgelerinde kendini göstermektedir. Dört farklı bölgede kendini gösteren bu atakların nereden geldiği tespit edildikten sonra bu bölgeyi uygulanacak endoskopi yöntemiyle ameliyat gerçekleştirilmektedir.
Toplumumuzda olduğu kadar tüm dünyada kişilerin yaşamını aksatan migren ağrıları için geliştirilen migren ameliyatı son yıllarda uluslararası geçerliliği olan bir tedaviye dönüşmüştür. Daha çok plastik cerrahi alanını ilgilendiren ve endoskopik yöntemle uygulanan migren ameliyatı tesadüfi olarak keşfedilmiş bir ameliyattır. Plastik cerrahi şeklinde gerçekleştirilen migren ameliyatında ağrının bulunduğu bölge tespit edildikten sonra bu bölgeye küçük kesiler yerleştirilmek de, kesilerden içeriye doğru ince uçlu aletler uzatılarak burada sıkışmış olan sinirler gevşetilmektedir. Mikrocerrahi yöntemlerin uygulanması ile gerçekleştirilen migrenin ameliyatı işlevini yitirmiş yüzeysel sinirlerin kurtarılması temeline dayanmaktadır. Bu şekilde bir altyapıyla geliştirilen migren ameliyatı atakları sona erdirme konusunda daha radikal çözüm sunduğu için birincil derecede etkin bir çözüm yöntemidir. Migren ameliyatı sırasında kişinin ameliyat sonrası bir gün hastanede kalması planlanır. Tek bir hastanın hastanede kalma süresini belirleyecek olan ağrıların geliştiği bölge sayısına göre belirlenmektedir. Yine arıların geliştiği bölge sayısına bağlı olarak da ameliyatın süresi bir saati ile 4 saat arasında değişmektedir. Her bölgeye yaklaşık olarak 45 dakikalık bir endoskopik uygulama yapılmaktadır. Daha çok alın ve şakak bölgesinden gerçekleştirilen endoskopik uygulamalarla bu bölgelerde kesiler oluşturulmaktadır. Kesilerden içeriye gönderilen ince uçlu aletlerle sıkışmış olan sinirler geçirilerek burada kan akışı serbestleştirilmektedir. Arıların yaşandığı diğer bir bölgede ense bölgesidir. Bu bölgede ise 6 farklı sıkışma alanı bulunmaktadır. Ameliyat sırasında burada serbestleşme sağlanacak bölge belirlenerek gerekli işlem uygulanmaktadır.
